31 Mayıs 2009 Pazar

Haydarpaşa Lisesi Pilav Günü

Okul binasının yapımına Serasker Rıza Paşa’nın ve Gülhane Askeri Hasta hanesi kurucusu Bakteriyolog Ridar’ın büyük çabalarıyla 1893’te başlanmıştır. Bu çabalarla Üsküdar çevresinin kalkındırılması ve Askeri Tıbbiye’nin modernleştirilmesi amaçlanmıştır. Bu temel amaçla kurulan binamızın mimari, İtalyan Valeri’dir. Okul inşaatı 1902’de bitirilmiştir. Bu temel yapı, bir kurum yapısı olmaktan öte, bir sanat eseridir. Düz hatlar yerine, eğriler yeğlenmiş; girinti ve çıkıntılar öne çıkarılmıştır, tavanlar oldukça yüksek tutulmuştur. Okul binası, İkinci Abdülhamit zamanında(1903) Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’ye tahsis edilmiştir. 1909 yılında Sivil Tıp Fakültesi’nin de taşınmasıyla tıp okulu olarak 1933 yılına kadar kullanılmıştır. Eşim, Haydarpaşa Lisesi mezunudur ve bu pazar 75.yıllık pilav günü vardı.Çok güzel bir ortamdı,yıllar sonra bir araya gelen arkadaşların buluşmaları çok heyecanlıydı. Ben ilk defa katıldım ve çok güzel bir gün geçirdim. Dilerim herkes yıllar önceki arkadaşları ile bir şekilde buluşur ve hasret giderir.

Havlu Kenar Modelleri

Cuma günü hayır için yapılan bir kermese gittim.Çok güzel elişleri vardı ve hepsinide bayanlar hayır için yapıp satıyorlardı. ben de bu havluları aldım ve sizlerle paylaşmak istedim.

28 Mayıs 2009 Perşembe

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Birazda Gülelim:))))

      PAPAZ VE PAPAĞANLARI :))))) Kasabanın birinde bir papaz ve onun iki tane papağanı varmış. Papağanlar da papaz gibi oldukça inançlı ve dindarlarmış. Sabah-akşam kafeslerinde oturup İncil okuyup dua ederlermiş. Papazın cemaatinden bir kadının da 2 tane dişi papağanı varmış, papazın erkek papağanları ne kadar ahlaklı ise kadının dişi papağanları da o kadar ahlaksızmış. Eve gelen misafirlerin önünde 'erkek istiyoruz!' diye bağırırlarmış. Kadın sonunda dayanamamış ve papaza akıl danışmaya gitmiş. Papaz da; - Sen getir onları bana benim papağanların kafesine koyalım da ahlak öğrensinler biraz, benim papağanlar sürekli dua eder' demiş.' Kadın da almış papağanları getirmiş papazın evine... Kafese girer girmez dişi papağanlardan birisi; - Hey yakışıklılar, iki tane ucuz fahişe ister misiniz kafesinizde?' demiş. Erkek papağanlardan biri ötekine dönüp - Oğlum bütün dualarımız kabul oldu lan sonunda.....' HİÇ BİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİLDİR!...

Ağız Alışkanlığı

Dinlemek için resmi tıklayın.

Menekşelerim

Çicekler ve Ben:)

Çicekleri çok seviyorum ama hemen soluyorlar,tıpkı yüzeysel olan sevgiler gibi..Ama insan yine de onlardan vazgeçemiyor.Her sene yeniden dikiyoruz ve onlar soldukça tekrar tekrar yenilerini alıyoruz. Çicekler de bu mümkün yeniden almak yani oysa arkadaşlıklar,dostluklar ve kaybedilen sevgiler de maalesef yenisini almak o kadar kolay olmuyor. Yarın da daha doğrusu bugün balkonumun önüne bahçıvan menekşe dikecek.Bakalım o ne kadar dayanacak:(

Atom ve Ben:))

Benim kedim var ve ona bakarken bile çok yoruluyordum,her ay aşıları veteriner kontrolü ,yemeği derken hep sızlanırdım ama bakmaktan da vazgeçemem:)) Kuzenimin ise köpeği var adı Atom,bu akşam onunla ilgilendim biraz ama ona bakmak daha zormuş.Akşam yürüyüşünde 8 aylık olmasına rağmen resmen beni sürükledi ,o kocaman gövdesine rağmen benim kedimden de korktu:)) Köpeği olupta bakanları kutluyorum...

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Dantel Perde Modeli

Mutfak penceresi için ördüğüm daha doğrusu henüz bitmeyen bu perdeyi şimdiden paylaşmak istedim.Bitmesi uzun sürecek gibi:)))

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Anladım...

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım. Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,kendi yolumu çizdiğimde anladım. Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil.. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.. Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış, Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.. Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, Neden hiç ağlamadığını anladım.. Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş, Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım.. Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş, Çok acıttığında anladım.. Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını, Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım.. Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet, Yüreğini elime koyduğunda anladım.. ”Sana ihtiyacım var, gel ! ” diyebilmekmiş güçlü olmak, Sana ”git” dediğimde anladım.. Biri sana ”git” dediğinde, ”kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek, Git dediklerinde gittiğimde anladım.. Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan, Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.. Özür dilemek değil, ”affet beni” diye haykırmak istemekmiş pişman olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım.. Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş, Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.. Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi, Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım.. Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş… CAN YÜCEL. Dinlemek için resmin üzerini tıklayın...

Sevgiyi hak edecek insanı bulmak..

Kadin her sabah oldugu gibi o günde beyaz degnegi ve el yordami ile otobüse binmisti. soför: Soldan üçüncü sira bos hanimefendi, dedi. Kadin 32 yasinda güzel bir bayandi ve eşi oldukça yakisikli bir deniz subayi idi. Bundan bir kaç ay önce yanlis bir teshis sonucu gerçeklestirilen ameliyatla gözlerini kaybetmisti genç kadin ve asla göremeyecekti. Kocasi ameliyattan sonra aci gerçegi ögrenince yikilmis ve kendi kendine bir söz vermisti. Asla karisini yalniz birakmayacak, ona sonuna kadar destek olacak, kendi ayaklari üzerinde durana kadar cesaret verecekti. Günler geçiyordu. Kadin her geçen gün kendini daha kötü hissediyor, çok sevdigi kocasina yük oldugunu düsünüyordu. Esinin bu içine kapanik,karamsar hali kocayi çok üzüyordu. Bir an önce bir seyler yapmasi gerekiyordu, karisi günden güne kendi içine kapanik dünyasinda kayboluyordu. Bütün gün düsündü koca, nasil yardim edebilirim güzeller güzeli esime diye. Birden aklina esinin eski işi geldi. Geri dönmesini isteyecekti. Ama bunu ona nasil söyleyecekti, çünkü artik çok kirilgan ve nesesizdi. Bütün cesaretini toplayarak aksam karisina konuyu açti. Karisi dehsetle gözlerini açti: -Ben bunu nasil yaparim ben körüm, diye bagirdi. Kocasi ona destek olacagini, her sabah kendisinin işe birakacagini ve aksamlari da is çikisinda alacagini ve ona çok güvendigini söyledi. Çünkü eşini taniyordu ve bunu basarabilecegini biliyordu. Kadin büyük bir umutsuzlukla kabul etti çünkü eşini çok seviyordu ve onu kirmak istemiyordu. Her sabah eşini işine birakiyor ve aksamlari da aliyordu fedakar koca. Günler böyle ilerledi, karisi eskisinden biraz daha iyiydi. Fakat kocasi daha fazlasini istiyordu, kendisine söz vermisti sonuna kadar gidecekti. Aksam karisina: -Artik işe kendin gidip gelmelisin, dedi. Kadin sasirmisti. Bunu asla yapamayacagini söyledi. Kocasi israr edince onu yine kiramadi ve bütün cesaretini topladi. Bunu kendisi de istiyordu ama o kadar güveni yoktu. Sabahlari kadin artik otobüs duragina kendisi gidiyor, otobüsüne biniyor ve otobüsten inerek işine gidebiliyordu. Günler günleri kovaladi, hiç bir problem yoktu. Yine bir gün otobüse binerken, şoför: -Sizi kiskaniyorum, hanimefendi dedi. Kadin kendisine söylenip söylenmedigini anlayamadan, neden diye sordu. Soför: Çünkü her sabah sizin arkanizdan bir deniz subayi genç adam otobüse biniyor ve bütün yol boyunca sevgi ile size bakiyor, otobüsten indikten sonra yeşil işkta yolun karsisina geçmenizi bekliyor siz binaya girdikten sonra arkanizdan öpücük yollayip size her gün sevgiyle el salliyor, dedi.
ALINTI.... HERKESIN BU KADAR SEVMESI VE SEVILMESI, HEPSINDEN DE ÖNEMLISI BÖYLE BIR SEVGIYI HAK EDECEK INSANI BULMUŞ OLMASI DILEGIYLE...

17 Mayıs 2009 Pazar

Hatalı diyetlerin diyetini ödemeyin!

Gün geçmiyor ki, içinde diyet kelimesinin yer aldığı bir cümle kurulmasın. Peki, insanların bu denli takıntı haline getirdiği şişmanlık nedir? Nedenleri ve yaratacağı sağlık riskleri nelerdir? Hangi uzmanlardan destek alınmalıdır? Bilimsel olmayan diyetler ne gibi sağlık sorunlarına yol açar? İşte bu yazımız tüm bu sorulara yanıt niteliğinde... Estetiğin bu denli ön planda olduğu günümüzde; kilo problemi olmayan, vücudundaki herhangi bir fazlalıktan şikayette bulunmayan bir insanla karşılaşmak, neredeyse imkansız oldu. Şişmanlık kişiye estetik kaygılardan öte, sağlık problemleri de yaşattığı için artık bir hastalık olarak sayılıyor. Uzman Diyetisyen Turgay Köse şişmanlığın tanımı için: "Dünya Sağlık Örgütü'nün sağlık raporunda şişmanlık; vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu olarak tanımlanmaktadır. Aşırı besin alımı, yetersiz fiziksel aktivite, kalıtım, hormonal nedenler, psikolojik sorunlar, sigarayı bırakma, alkol kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak gelişen şişmanlık, tek başına olduğu gibi komplikasyonları ile de yaşam süresini kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren ciddi bir hastalıktır." diyor ve devam ediyor: Şişmanlığın komplikasyonları arasında ilk akla gelenler; kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri ve kısırlık şeklinde sıralanabilir. Devamı için TIKLAYIN.

Yaz tatiliniz zehir olmasın

İstanbul- Yazın yaklaştığı şu günlerde uzmanlar sık sık efeksiyonlar konusunda uyarıyor. Özellikle göz sağlığı deyince akla ilk gelen, ortak kullanımlı havuzlar. Havuzlardaki klor miktarı göz sağlığı açısından son derece önemli… Aşırı miktardaki klor gözde iritasyon yaratarak, kızarıklık, yanma ve batma gibi belirtiler oluşturabilir; alerjiye sebebiyet verebilir. Sörf, yelken gibi spor yapanlar ise rüzgara karşı doğru şekilde korunmadıkları takdirde göz kuruluğu gibi rahatsızlıklara maruz kalabilirler.

Kontakt lens kullananlar dikkat...

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte havuz ve deniz kenarlarında gözlük kullanmak istemeyenler lens kullanımını tercih ediyorlar. Lensler ile havuza ve denize girmek göz sağlığını olumsuz etkileyerek mikrobik durumlara neden olabilir. Kontakt lens kullanıcıları yaz aylarında gözlerinde kuruluk, alerji ve kızarma hissederlerse göz kuruluğu riski altında olabilirler… Bu tip durumlarda önerilen hemen bir doktora başvurulmasıdır. Sonuç olarak sıcak ve rüzgarlı ortamlarda ortaya çıkan düşük nem, uygun olmayan ışınlar, polenler ve uçuşan partiküller de göz kuruluğunu tetikleyen faktörler arasındadır. Yaz ayında artan hava sıcaklığı ile beraber gözyaşı daha fazla buharlaşmaktadır. Bu durum özellikle gözyaşı fonksiyonları sınırda olan hastaları daha çok etkilemekte, buna bağlı yanma batma gibi kuru göz şikayetleri artmaktadır.Göz kuruluğunun nedenleri, semptomları ve tedavi şekilleri www.gozkurulugu.com adresinde detaylı olarak anlatılmaktadır.

Netten Bluz Modelleri