22 Ocak 2008 Salı
20 Ocak 2008 Pazar
Yeme de seyret
Hediye kutuları
Kendi yaptıklarım
19 Ocak 2008 Cumartesi
Kendi Kendisiyle Yetinmek
Yine uyuyamadım ve okuduğum kitaptaki bu bölüm çok hoşuma gitti,bunu yazmak istedim.
Krallar hiç bir şeyimi almazlarsa bana çok şey vermiş olurlar`; hiç kötülük etmezlerse yeterince
iyilik etmiş sayılırlar bana.Bütün istediğim budur onlardan.
Ama nasıl şükrediyorum Tanrıya varımı yoğumu bana aracısız vermiş,beni yalnız kendisine borçlu kılmış olduğu için!
Nasıl yalvarıyorum ona gece gündüz beni hiç bir zaman kimseye karşı ağır bir minnet altına sokmasın diye!
Ne mutlu bir özgürlükle bunca zaman yaşadım: Onunla bitsin ömrüm!
Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak.
Bütün umudum kendimde.
18 Ocak 2008 Cuma
Kutup Yıldızıma
Yüzünden ılık bir rüzgar geçse
Gözlerin kanatlansa,
Yüreğin minik kuşum ...O sıcak yüreğin !
Bir nöbetçi gibi dimdik ayakta dursa.
Şair bir sevgilin olsa,
Onu istasyonda vursalar
Katil kendini ele verse
("Ben yapmadım,onu bu şiir vurdu") dese
Bütün herşey birden sussa.
Sen yanıma gelsen,
Eğilip yüzüme baksan,
Usulcacık gözlüklerimi çıkarsan,
Sonra bir sigara yaksan,
Sakallarımın ucunu yaksan.
Ben bir rüya gibi saçlarına konsam.
Alnına mavi bir öpücük kondursam.
Aşkımı gülüm... aşkımı
O bıçak yarası gibi sızlayan aşkımı.
Bir kor ateşi gibi avucuna koysam,
Bizi bir kedi görse,
Komşulara şikayet etse
Elele tutuşup ordan kaçsak..
not;Eşimin bana yazdığı şiiri
17 Ocak 2008 Perşembe
Martı Pansiyonu ve Karım...
Martı pansiyonunda haftasonu
Cebimde param kısıtlı
Kum sıcak,çıtır çıtır...
Rüzgarın çıkmasını beklerdim.
Dinlenmeliydim biliyordum
ama seni çok özlüyordum.
üzümün sırası mı be adam
bağbozumu tepelerde kaldı
sen ise uzaklarda...
Akıllıydık çok çalışırdık,zehir gibiydik
hiç haram yemedik,hırsızlık yapmadık
kimseyi kandırmadık,kendi yağımızla kavrulduk,
ona buna el açmadık,yalvarmadık
kötüler bizden korkardı
çok onurluyduk gıkımız çıkmadı
ne ser verirdik ne de sır
ama çok aşık olurduk fakat şanssızdık
sert darbeler aldık
yılmadık sadece savrulduk
yine de aşık olurduk ( ben hergün sana )
Limanda tekneler sessizce kıpraşırdı
kediler balık nöbetindeydi
ben hep seni özlerdim
sessizce gözlerinden öperdim
güneş ensemi yakardı
hiç sevmezdim...
Martı pansiyonu gündüz sessiz olur
Misafirler denize gider
bir ben kalırdım verandada
bir de sen hep aklımda...
sıcak birden bastırırdı
avucumun içi terlerdi
canım deniz çekerdi
seni düşünürken sakallarım uzardı
yaz yağmuru için dua ederdim...
Dipnot; Sevgili eşimin bana yazdığı şiiri....
16 Ocak 2008 Çarşamba
Beyaz ne demek....
Jim Skea
..........
Bugün yine karalar giyerek uyandım.
Hiç kimsenin görmediği ama bizim 16 mayıs,tan itibaren giydiğimiz tek renk oldu.
Biz beş kardeşiz 4 kız 1 erkek.
Biz doğduğumuzda canım annem,beyaz yumuşak mendillerle ağzımızı silmiş,beyaz zıbınlar ve beyaz kundaklarla büyütmüş. Okula giderken yine beyaz mendil ve bu mendiller her zaman 2 tane olurdu.Birisi hiç kullanılmaz temizlik mendili diye yanımızda dururdu,kirlenmeden her seferinde yine yıkanır ütülenirdi.Beyaz kurdela,beyaz okul yakası ve yine beyaz soket çoraplarla annem bizi evden uğurlardı.
Evden her uğurlanışımızda tabiiki annem tarafından hep beyazlar içinde olduk.Çeyizimizde beyaz çarşaflar,beyaz örtüler,danteller her şey beyaz olarak yapmıştı annem ve bizi beyazlar içinde uğurladı evden.
Erkek kardeşimin sünnet kıyafeti bile beyaz subay kıyafeti gibiydi.Benim canın annemde bembeyaz tenli bir kadındı.Kalbide şu kirlenmeyen mendilimiz gibi bembeyaz ,tertemiz ve iyilik doluydu.
İşte o gün ,hiç bir zaman gelmesini istemediğimiz o gün 16 mayıs günü biz annemizi beyazlara sarıp evden uğurladık ve o gün beş kardeş karaları giydik.O günden beri dışarıdan insanlar bizi farklı renklerde görseler bile bizim hepimizin içinde o kara renk giyilidir.
Allah'tan anneme ve herkesin ölmüşlerine rahmet diliyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)