4 Nisan 2009 Cumartesi
Aşka ve Terke Dair...
Öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki ne sevebilir ne terk edebilirsiniz
Kör kütük bağlanmışınızdır aslında
En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır
çekişmelerinizin nedeni, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur
Göz yaşlarınız da, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır
saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak
Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır
Sınırsız ve nihayetsizdir
Ölmek var dönmek yoktur
Gün gelir anlarsınız, içten içe bir şeylerin kanadığını
Tutkulu sevdaların gizli hançeri başlar parıldamaya
Orasından burasından eleştirmeye koyulursunuz,
Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa
Başkalarını örnek göstermeye, "bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız
Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız
Aşkınızın gözü kör değildir artık
Yanlışını görür düzeltmek istersiniz
"Eskiden böyle miydi ya"diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı
Açıldıkça bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltınızdan
Böyle sürmeyeceğini bilirsiniz, değişsin istersiniz
O, sevgisizliğe yorar bunu ihanete sayar
Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür
"Ya sev böyle ya da terk et" diye gürler
Bir zamanlar bir gülücüğüyle, alacakaranlığı ısıtan o rüya,
Bir kabusa dönüşür birden
Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size
Hoyrattır bakmaz yüzünüze, zehir akar dilinden, konuşturmaz
Suçlar, yargılar, mahkum eder mühürler dudaklarınızı siler sizi defterden
"iyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için" dersiniz dinletemezsiniz
Ayrılırsanız yaşayamayacağınızı bilirsiniz ama böyle de sevemezsiniz
İhanetten kırılmıştır kaleminiz, severek terk edersiniz
"Madem öyle"nin çağı başlar ondan sonra
Madem ki siz böylesine tutkun iken O hep başkalarını seçmiştir,
Madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde günah sizden gitmiştir
Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz
Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece
Daha özgür olacağınız limanlara demirlersiniz bir süre
Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni
Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur
Delikanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler,sırtına binenler sarmıştır çevresini
Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye
Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla
"bana ne kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre
Ama sonra
Ansızın kulağınıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından,
Süzülüp gelen bir korku hatırlatır onu yeniden
Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder, ağlarsınız
Kokusunu özlersiniz, türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi,
Yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh şarap içmeyi
Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız
Sular kulağına fısıldasın diye
Dönüp, "seni hala seviyorum" diye bağırmak gelir içinizden
Dönemezsiniz
Görmedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız
Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu
Ne onunla olur, ne onsuz
Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu,
Hem "ne olacak sonunda" kuşkusu
Böyle sevemezsiniz,
Terk de edemezsiniz
Sürünür gidersiniz!
Can Dündar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
aşka dair yazılan güzel bir yazıydı teşekküreler..
Teşekkürler Paşa,Can Dündar'ın bütün yazıları hoşuma gidiyor.
Yorum Gönder