17 Aralık 2008 Çarşamba

Mum

Mumun söndüğü an.. Benzetme yapmak isterdim şu an. Yaşamım mı muma, mum mu yaşamıma benzemeli. Bulamıyorum.. Gözünün önüne bir mum getir, o zaman beni daha iyi anlarsın.. Elinde tuttuğun mum herhangi bir mum. Hiçbir özelliği olmayan, kimse için bir şey ifade etmeyen... Sade, basit, işine yaramadıkça bir köşede durmaya, unutulmaya mahkum.. O, senin elinde hayat bulur. Sen O’nun yaşamasına izin verirsin. Öyle bir şey ki bu; yaşamının son bulması bile senin elindedir. Ufak bir kıvılcımla başlar hayatı. Dimdik ayaktadır. Sonra zaman geçer. Hala karanlıktır. Sen ve O yalnızsınızdır o karanlıkta.. birden şiddetli bir rüzgar; söner gibi olur ama tutunur zamana.. Sönmez... Gün hiç ağarmasın diye yakarır tanrıya. Hep yanmalıyım der sessizce. Eğer, eğer istersem, çok istersem AY kadar parlak olabilirim bir gün der içinden... Zamanla erir mum. Önüne geçemez istese de. Artık geçtir hayalleri için; artık geçtir yarından beklediği için.. Yarın olmayacak. Bu günün doğuşu O’nun batışıdır.. Yavaşça söner sonsuza dek. Son bulur her şey O’nun için. Hayat devam eder. Bir iz bile bırakamadan gitmiştir. Arkasında keskin bir koku ve günün ışıklarında kaybolan ince bir duman...

Hiç yorum yok: